AIDS (Kazanılmış Bağışıklık Yetmezliği Sendromu), HIV virüsünün neden olduğu bağışıklık sistemini zayıflatan ciddi bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu hastalık, tanı ve tedavi süreci açısından Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanlık alanına girmektedir. HIV vücuda girdikten sonra bağışıklık hücrelerini hedef alır ve zamanla bağışıklık sisteminin görevini yapamaz hale gelmesine neden olur. AIDS, HIV enfeksiyonunun ilerlemiş son evresidir.
AIDS Neden Olur?
AIDS hastalığına neden olan temel etken, HIV (Human Immunodeficiency Virus) adlı virüstür. HIV, bulaştıktan sonra vücuttaki CD4+ T lenfosit hücrelerini hedef alır ve zamanla bu hücreleri yok eder. CD4 hücreleri, bağışıklık sisteminin mikroplarla savaşmasında kilit rol oynar. Virüs yıllar içinde bu hücreleri ciddi oranda azalttığında bağışıklık sistemi zayıflar ve kişi enfeksiyonlara ya da bazı kanser türlerine karşı savunmasız hale gelir. Tedavi edilmeyen HIV enfeksiyonu sonunda AIDS evresine ulaşır.
Bu süreç, genellikle yıllar içinde yavaş yavaş gelişir ve çoğu zaman AIDS belirti vermeden ilerler. HIV'in bağışıklık sistemine verdiği hasarın ilerlemesiyle birlikte fırsatçı enfeksiyonlar ortaya çıkmaya başlar. Bu evreye geçildiğinde hastalık artık AIDS olarak tanımlanır. Bu nedenle erken tanı ve tedavi büyük önem taşır.
AIDS Nasıl Bulaşır?
AIDS, HIV virüsünün bulaşmasıyla gelişir ve bu virüs genellikle korunmasız cinsel ilişki, HIV pozitif kişiden kan nakli, ortak iğne veya enjektör kullanımı gibi yollarla insandan insana geçer. Ayrıca HIV pozitif bir annenin hamilelik, doğum ya da emzirme dönemlerinde virüsü bebeğine geçirmesi de mümkündür.
Günlük temaslarla, tokalaşmak, sarılmak, aynı kaptan yemek yemek ya da aynı tuvaleti kullanmakla HIV bulaşmaz. AIDS’in babadan çocuğa doğrudan geçişi mümkün değildir ancak HIV pozitif bir babanın sperm yoluyla annede enfeksiyon oluşmasına neden olması, virüsün dolaylı olarak bebeğe taşınmasına yol açabilir. Bu nedenle bulaşma yollarının iyi anlaşılması, hem korunma hem de toplum sağlığı açısından büyük önem taşır.
AIDS Belirtileri Nelerdir?
HIV enfeksiyonu vücuda girdikten sonra uzun bir süre belirti vermeyebilir. Bu sessiz dönem yıllarca sürebilir ve kişi HIV pozitif olduğunu fark etmeden yaşamına devam edebilir. Ancak tedavi edilmediğinde bağışıklık sistemi zamanla zayıflar ve virüs ilerledikçe vücut artık sıradan enfeksiyonlarla bile baş edemez hale gelir. Bu durum, HIV enfeksiyonunun AIDS evresine geçtiğini gösterir. AIDS belirtileri genellikle bağışıklık sisteminin ciddi şekilde hasar görmeye başlamasıyla ortaya çıkar. Bu belirtiler erkek ve kadınlarda benzer şekilde görülse de kişiye özel farklılıklar gösterebilir.
AIDS belirtileri şu şekildedir:
· Yorgunluk, halsizlik,
· Kilo kaybı,
· Uzun süren ateş,
· Gece terlemeleri,
· Sürekli ishal,
· Ağız içinde mantar enfeksiyonları,
· Lenf bezlerinde şişlik,
· Ciltte döküntüler.
AIDS belirtileri erkek ve kadınlarda benzerlik gösterse de bazı cinsel yolla bulaşan hastalıklar eşlik edebilir.
AIDS Nasıl Teşhis Edilir?
HIV bulaşma riski taşıyan herhangi bir temas sonrası, kişinin en kısa sürede bir hekime başvurması ve uygun test sürecinin planlanması son derece önemlidir. Uzman hekim, temasın türüne ve zamanına göre hangi testin ne zaman yapılması gerektiğini belirleyecektir.
HIV enfeksiyonunu erken dönemde saptamak için kullanılan testlerden biri nükleik asit testi (NAT) ya da PCR testidir. Bu testler, virüsün genetik materyalini doğrudan tespit edebilir ve genellikle riskli temastan sonraki 10 ila 33 gün içinde sonuç verebilir.
Bir diğer yaygın yöntem ise antijen/antikor kombine testidir. Bu test, damardan alınan kan örneğiyle yapılır ve HIV'e karşı oluşan antikorlar ile p24 adı verilen virüse özgü antijenin varlığını araştırır. Antijen/antikor testleri, enfeksiyonu riskli temastan yaklaşık 18 ila 45 gün sonra saptayabilir. Tanı sürecinde genellikle ELISA (Enzim Bağlantılı İmmünosorbent Analiz) testi tercih edilir. ELISA, yalnızca HIV için değil, birçok farklı enfeksiyonun tanısında da kullanılan yaygın bir yöntemdir.
Eğer ELISA testi pozitif sonuç verirse tanının doğrulanması amacıyla daha spesifik bir test olan Western Blot veya benzeri doğrulama testleri yapılır. Ayrıca PCR gibi yöntemler; sadece tanıda değil, HIV virüsünün vücuttaki miktarını belirlemek ve uygulanan tedavinin etkinliğini izlemek için de kullanılır. Gerektiğinde virüsün yapısal bileşenlerine yönelik farklı testler de devreye sokulabilir.
AIDS Nasıl Tedavi Edilir?
AIDS tedavisi, antiretroviral tedavi (ART) ile yapılır. Bu tedavi HIV virüsünü tamamen yok edemez ama çoğalmasını durdurarak bağışıklık sisteminin korunmasına yardımcı olur.
Tedavi sayesinde HIV pozitif bireyler uzun ve sağlıklı bir yaşam sürebilir. Ayrıca erken teşhis ve düzenli tedavi, virüsün bulaşma riskini ciddi oranda azaltır. Günümüzde AIDS aşısı için araştırmalar sürse de henüz yaygın kullanılan bir aşı yoktur.
AIDS Sık Sorulan Sorular
1. AIDS belirtileri vücudun neresinden başlar?
Genellikle bağışıklık sistemine bağlı genel belirtilerle başlar: boğaz ağrısı, ateş, vücut ağrıları ve lenf bezlerinde şişlik. Ağız, boğaz, cilt ve bağırsak gibi savunmasız bölgeler erken etkilenen yerlerdir.
2. HIV pozitif ile AIDS aynı şey mi?
HIV pozitif olmak, vücutta HIV virüsü bulunduğu anlamına gelir. AIDS, HIV’in tedavi edilmemesi sonucu bağışıklığın çökmesiyle oluşan evredir.
3. AIDS babadan çocuğa doğrudan geçer mi?
Hayır fakat HIV pozitif babanın spermiyle annenin enfekte olması durumunda virüs dolaylı olarak bebeğe geçebilir.
4. AIDS erken teşhis ile tamamen iyileşir mi?
Tamamen iyileştirilemez ancak erken teşhisle tedaviye başlanırsa virüs baskılanabilir ve AIDS evresine geçiş engellenebilir.
Yorumlar (0)
Konuya yorum yazarak kvkk kapsamında yorumunuz ve kişisel bilgilerinizin paylaşımına izin vermiş sayılırsınız.